Ne ilginçtir ki, biz Türkiye insanı içimizdeki yabancılara hitap ederken, bir başka şekillere giriyoruz. Üstelik bunu Türkçe konuşurken yapıyoruz. Bir yabancıya, bizimle birlikte yaşıyor olsa bile, asla "Hanım" ya da "Bey" kelimelerini kullanarak hitap etmiyoruz. Çok garip bir şey yapıyoruz: onların hitap şekillerini kullanıyoruz. Fakat, bunu yaparken de o kişinin soy ismi yerine ismini söylüyoruz; örneğin, Jenifer Lopez için "Miss Lopez" diyeceğimize, "Mis Jenifer" diyoruz. İşin kötüsü, bazen herhangi bir samimiyet olmadan bile sadece ismiyle kendilerine hitap ediyoruz, direk "Jenifer" diyoruz. Doğal olarak, bu yabancı kişi Türkiye'de bulunduğu ortam içinde bütün Türk kadınlarına "Ayla Hanım, Gül Hanım, Ayşe Hanım" şeklinde hitap edilirken, sıra kendisine geldiğinde sadece "Jenifer" denince, kendisine bu toplumda değer verilmediğini düşünebiliyor. Dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş olan bu hitap şeklini yabancılar duyduklarında, "ne kadar hızlı bir samimiyet kuruldu aramızda" diye de düşünebilirler. Bütün bunlara ek olarak, Türk öğretmenlere "Hocam" şeklinde hitap edilirken, okullarımızda çalışan yabancı öğretmenlere asla "Hocam" şeklinde hitap edilmiyor. Bunun nedenini öğrencilere sorduğumda, yabancı öğretmenlere "Hocam" şeklinde hitap etmeyi çok garip bulduklarını söylüyorlar.
Azınlıkları korkutup kaçırmadan önceki zamanlarda onlara hitap ederken, "Bay" ve "Bayan" kelimelerini daha çok onlar için kullanıyormuşuz, "Bayan Mari", "Bay David" gibi. Ön ismin yabancılara hitap ederken kullanılışı oradan kalmış. Günümüzde ise "Bay" ve "Bayan" kelimeleri yerine "Mistır" ve "Mis" kelimeleri gelmiş. Peki ama, neden biz içimizde yaşayan yabancılara "Hanım" ve "Bey" kelimelerini yakıştıramayız? Onları neden bir türlü kendimizden sayamayız? Gelin "Jenifer Hanım, David Bey" diyebilelim. Bunu söylemeyi başardığımzda, aslında kendi dilimizi de yüceltiriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder